Sinop Üniversitesi Meslek Yüksekokulu bünyesinde Sualtı Teknolojisi programında öğretim görevlisi olarak çalışan 65 yaşındaki Tarakçı, deniz tutkusunun çok küçük yaşlarda başladığını, uzun yıllar amatör dalış yaptıktan sonra 1972 yılında profesyonel olarak dalış yapmaya başladığını belirtti.
Milli takım forması giyerek Bulgaristan, İtalya, Fransa, Yugoslavya, Hollanda gibi ülkelerde Türkiye’yi temsil ettiğini vurgulayan Tarakçı, ömrünün yarım asrını suyun altında geçirdiğini, çevresindekilerin kendisine “Suyun altından gelen adam” lakabını taktıklarını ifade etti.
“On binin üzerinde balık adam yetiştirdiğim kayıtlara geçmiş”
Tarakçı, Sinop Su Ürünleri Fakültesinde ilk scuba eğitimini kendisinin başlattığını aktararak şunları dile getirdi:
“1972’den beri profesyonel çalıştım. 1980’de Federasyon kuruldu. Federasyonun ilk sporcularından biri oldum. Daha sonra milli takım kaptanlığına getirildim. Yedi yıl milli takım kaptanlığı yaptım, 35 kez milli formayı giydim. Rekor denemelerim ve yurt dışı başarılarım var. Birçok madalya ve şilt kazandım. O zamanlar sayılıydık, Perşembe’den İnebolu’ya kadar olan gemi kurtarma dahil, su altı işlerini yaptık. Daha sonra sportif eğitime başladık ve 1989 yılında Sinop Su Ürünleri Fakültesinde Türkiye’nin belki ilk scuba eğitimini açtım. Balık adam yetiştirdim. On binin üzerinde balık adam yetiştirdiğim kayıtlara geçmiş. Birçok eğitmen yetiştirdim. 2012 yılından bu yana Sinop Üniversitesi Meslek Yüksekokulu bünyesinde Sualtı Teknolojisi programında öğretim görevlisi olarak çalışıyorum.”
Deniz merakının küçük yaşlarda başladığını ancak ailesinin denize dalmasına hiçbir zaman sıcak bakmadığını anlatan Tarakçı, babasının arkadaşı şair Ahmet Muhip Dıranas’la dalgıçlık macerasının başladığına işaret etti. Tarakçı, şunları söyledi:
“Kefallerin bol olduğu bir pazar günü ben tek dalmak istiyorum. Babamla rahmetli Ahmet Muhip Dıranas da sofra kurmuş yemek yiyorlardı. Ben yalvardıkça babam ‘Olmaz’ dedikçe dalamıyorum. Sonra rahmetli Ahmet Muhip Dıranas dedi ki ‘Oğlum ne var bu suyun altında ?’ Öyle bir kompozisyon çizmişim ki ona, ‘Ya’ dedi, ‘Mahmut, şimdi yaşım müsait olsa, sağlığım müsait olsa ben dalacağım. Bırak çocuğu.’ dedi. Onun sayesinde ben o günden sonra dalışa başladım.”
Suyun altında büyülü bir dünya olduğunu, sağlığı elverdiği sürece bu dünyadan kopmak istemediğini vurgulayan Tarakçı, şunları kaydetti:
“Ülkemizin su altındaki güzelliklerinin tanıtılması, su altı arkeolojinin bilinmesi için büyük çalışma gösteriyorum. Su altındaki büyülü dünyayı sadece ben değil bütün insanların görmesini istiyorum. Bunun için de balık adam yetiştirmeye çalışıyorum. Bütün ömrüm suyun altında geçti. Hala da öyle. İnşallah ömrümün sonuna kadar öyle devam eder.”
Kaynak: Deniz Haber Ajansı