Son günlerin en önemli konusu şüphesiz Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın açıklamaları oldu. Önce toplumda vergilerin indirileceği konusunda gündem oluşmasına sebep olundu. Ardından toplumun hemen hemen tüm kesimini içine alan vergi artışları ile adeta vatandaş ters köşe oldu. Futbolda alışık olduğumuz takım kötü gitmeye başlayınca yöneticiler teknik direktörümüz ve oyuncularımızın sonuna kadar arkasındayız, yapılan dedikoduları da sonuna kadar kınıyoruz diye açıklama yapmaya başlarlar. Aradan 3-5 gün geçmeden medyaya yansıyan gerçek ortaya çıkar takımın teknik direktörü gazetelerden televizyondan işine son verildiğini öğrenir.
Gelen vergi zamları bize futbol takımlarının teknik direktör hikayesini hatırlatıyor. Hükümet bütçesine baktığımızdan yılbaşından bugüne kadar ciddi bütçe açığı verdiğini görülüyor. Bunun sebeplerini tartışmak abesle iştigal oldu. Hükümet yetkilerinin her zaman gururla ifade ettiği artık bütçemiz açık vermeyecek fazla verecek söylemlerini hatırlıyoruz. Geçen yıl Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci çok iddialı bir açıklama yaparak bu yıl bütçe fazlası veren ülke olacağız demişti. Bütçe açığı ile dünyada genel bir kıstas olmamasına rağmen, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortak para birimi olarak ortaya konulan euroya geçebilmeleri için uymaları ya da sağlamaları gereken kriterlere de Maastricht Kriterleri adı veriliyor. Bu kritere göre baktığımızda;
– Bütçe Açığı: Üye ülkenin kamu bütçe açığı/GSYH oranının yüzde 3’ü aşmaması gerekiyor.
– Geçtiğimiz yıllarda ülkemiz bu konuda çok başarılı oldu ve yıllardır herkesin takdir ettiği bu göstergeler ciddi olarak bu yıl ve gelecek yıllarda bozulma eğilimine girmiş bulunmakta.
Bu yılki merkezi hükümet bütçe açığının geçmiş yılların 2 katından fazla, 58-60 milyar TL civarında olacağı tahmin ediliyor. Geçtiğimiz hafta Meclis’e gönderilen torba kanuna göre 1 Ocak 2017 itibari ile borçlanma miktarı 37 milyar TL artırılıyor. 4749 sayılı Kamu Borç Yönetimi Kanunu’na göre borçlanma sınırı olan 52,3 milyar TL’den 89,2 milyar TL’ye çıkarılmasının teklif edilmesi uzmanların kafasında yeni soru işaretleri oluşmasına sebep oldu. Bütçe açığın yüzde 100’den fazla artışı kamu maliyesinde ciddi sıkıntıların olduğunu gösteriyor. Bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 2’yi aşma ihtimali olduğu görülüyor. Dış borçlanma artarken mali disiplindeki bozulma gelecek yıllar için ciddi sorunların başlangıcı olacaktır. Önümüzdeki yıllarda Yap İşlet Devret (YİD) projelerinde yapılacak ödemeler bütçede ciddi açıklara sebep olacak. Özelleştirme gelirler’ininde sonunda doğru gelmekteyiz. Bunların üzerine Kredi Garanti Fonu (KGF) uygulamasında bankalara verilen güvence ile önümüzdeki yıllar için yaklaşık bütçeye 20 milyar TL bir yük getirme ihtimali bulunmakta.
Şimdi esas konumuz olan Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) yıllara göre gelişimine bakalım.
Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu 18.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Kanun ile hayatımıza girdi. 2003 yılında 03.04.2003 tarihinde çıkarılan 4837 sayılı Kanun’la motorlu taşıtı olan kurumlar ile taşıt sahibi olanlardan bir yılda iki kez vergi alındı. 2001 yılı yeniden değerleme oranı MTV’de yüzde 53,2 ile sınırlı kalmıştı. Ancak 2002 yılında uygulanacak MTV rakamları 2001/3397 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yüzde 75 oranında artırıldı.
Tablo ve Grafikte görüldüğü gibi
1) Ülkemizdeki araç sayısının artması ve yapılan zamlar ile birlikte MTV tahakkuku artıyor.
2) Tahsilât oranı yüzde 70’lerde seyrederken 2017 Ağustos ayında bu oran yüzde 59 seviyesine inmiş bulunmakta
3) Elde edilen gelir toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 2.2 ile 2.5 aralığında seyretmekte.
4) 2002 yılında 112 dolar ile başlayan vergi tutarı yıllara göre dolar kurundaki yükselmeye ile değişmekle birlikte 400 dolar sınırına dayanmış bulunmakta.
5) Yapılan yüzde 40 oranında yüksek artış ile önümüzdeki yıldan itibaren toplanan vergi gelirleri içinde payı yüzde 3 mertebesini geçecektir. Bu artış ile önümüzdeki yıl için yaklaşık 4.5 milyar TL, önümüzdeki beş yıl içinde ise bütçeye yaklaşık olarak 20 milyar TL ilave kaynak sağlanmış olacak.
Bu tür artışlar ile belli bir miktarda bütçe vergi gelirleri artırılabilir. Vergi’nin temel kuralı olan eşitlik ve adalet ilkesi bu tür yaklaşımlar ile sarsılmaktadır. Üreterek vergi geliri elde etmek yerine dolaylı yollardan tüketicileri ve kullanıcılardan gelir elde edilmekte ve Maliye Bakanlığı vergileri dolaylı yoldan ve kolayca toplama eğilimine girmiştir.
(Dolar kuru o yıl TL olarak ödenen verginin yıl ortalaması dolar kuruna çevrilerek bulunmuştur.)
Not: Bu yazı kaleme alındığında Bakanlar Kurulu MTV zammını makul ölçüye çekileceği açıklanmıştır.
Kaynak: Dünya Gazetesi-Özcan Kadıoğlu