Cadde ve Sokak Kenarlarından Otopark Ücreti Alınamaz

T.C.
DANIŞTAY
Sekizinci Dairesi

Esas No : 2012/9639
Karar No : 2013/3145
Tarih : 15.04.2013

İÇTİHAT METNİ

İstemin Özeti : Ankara 17. İdare Mahkemesinin 03/07/2012 gün ve E:2012/50, K:2012/1276 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Serpil KOÇYİĞİT ERDOĞAN’ın Düşüncesi: İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR :

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

SONUÇ :

İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve yargılama giderlerinin temyiz isteminde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15.04.2013 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Uyuşmazlık, davacının, Ankara’da tüm ilçelerdeki caddeler üzerinde yer alin otopark alanlarının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptal, isteminden doğmuştur.

İdare Mahkemesince; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7. maddesinin birinci fıkrasının “f” bendi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Meclisinin Görev ve Yetkileri” başlıklı 18. maddesinin “e” bendi, 3194 sayılı Kanun’un 37. maddesi, İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine ait Esaslara Dair Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3.maddesi, 21. maddesi Otopark Yönetmeliğinin 1., 3., 4., 6. 9. ve geçici 3. maddelerinden bahsedilerek, dosyadaki bilgi ve belgelerle yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; usulüne uygun bir şekilde gerekli ve yeterli bir araştırma, plan ve proje çalışması yapılmadan, belde sakinlerinin evlerinin önündeki otopark alanlarını kullanmaları hususuyla ilgili olarak uygulamanın nasıl yapıldığı hususları belirtilmeden, davacının Ankara’da tüm ilçelerdeki caddeler üzerinde yer alan otopark alanlarının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2. maddesinin 1/a. bendinde “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönünden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davası ..” idari dava türü olarak sayılmıştır.

İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan “dava açma ehliyeti”, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.

Bu durumda, Ankara İli Çankaya İlçesi’nde ikamet eden davacının, Ankara’nın tüm ilçelerinde yer alan cadde üzeri araç park yerlerine ilişkin olarak açtığı davada, davacının milletvekili olması nedeniyle geçici olarak ikamet ettiği Çankaya İlçesi’ne münhasır olarak uyuşmazlığın irdelenmesi gerektiği, bunun haricindeki kısımlar yönünden dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Mahkeme kararının, Çankaya İlçesi sınırları içindeki caddeler üzerinde yer alan otopark alanlarının kaldırılmasına ilişkin kısmına gelince; davalı idareden hangi tarihler itibariyle otopark uygulaması yapıldığının sorularak her bir cadde için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra karara bağlanması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.

NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C.

ANKARA

17. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2012/50

KARAR NO: 2012/1276

DAVANIN ÖZETİ: Davacının Ankara’da tüm ilçelerdeki caddeler üzerinde yer alan otopark alanlarının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Dava konusu işlemin, dayanağını 5216 ve 2464 sayılı Kanunlardan alan bir uygulama olduğu, söz konusu cadde ve sokaklarda yetkinin Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu, işlemin amacının anılan caddelerin ticari ve iktisadi işletme haline getirilmesi değil, kamu yararı olduğu, otopark mafyası yaratıldığı yolundaki iddiaların da gerçeği yansıtmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 17. İdare Mahkemesi’nce gereği görüşüldü:

Dava, davacının, Ankara’da tüm ilçelerdeki caddeler üzerinde yer alan otopark alanlarının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7. maddesinin birinci fıkrasının “f” bendinde; “Büyükşehir ulaşım ana planını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini planlamak ve koordinasyonu sağlamak kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergahlarını belirlemek, durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek: kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”, büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmış 26. maddesinde: “Büyükşehir belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler. Büyükşehir belediyesi, kendine ait büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir: ya da bu yerlerin belediye veya başlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Meclisinin Görev ve Yetkileri” başlıklı 18. maddesinin “e” bendinde: “Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı ayni hak tesisine karar vermek.”, aynı maddenin “f” bendinde Kanunlarda vergi, resim hare ve katılma pay, konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek.” Belediye Meclisinin görev ve yetkileri olarak belirlenmiş, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 47. maddesinde: belediyelerin, bu Kanunda harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekler, her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.

Öte yandan, 3194 sayılı Kanunun 37. maddesinde; “İmar planlarının tanziminde planlanan beldenin ve bölgenin şartları ile müstakbel ihtiyaçlar göz önünde tutularak lüzumlu otopark yerleri ayrılır. Otopark ihtiyacı bulunan bina ve tesislere lüzumlu otopark yeri tefrik edilmedikçe yapı izni, otopark tesis edilmedikçe de kullanma izni verilmez. Kullanma izni alındıktan sonra otopark yeri, plana ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak başka maksatlara tahsis edilemez…” Genel Esas başlıklı 3. maddesinde “Herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamaz.”, “Tanımlar” başlıklı 5. maddesinde “Uygulama İmar Planı tasdikli halihazır haritalar üzerinde varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yollan ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.” hükmü yer almaktadır.

İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine ait Esaslara Dair Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinde; “- Bu yönetmelikte adı geçen terimler aşağıda tanımlanmıştır… 9) Teknik Alt Yapı; Elektrik, havagazı, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon ve her türlü ulaştırma, haberleşme ve arıtım gibi servislerin temini için yapılan tesisler ile açık veya kapalı otopark kullanışlarına verilen genel isimdir.”. “İmar Planı değişikliklerinde Uyulması Gereken Esaslar” başlıklı 21. maddesinde: “- İmar planlarında bulunan sosyal ve teknik alt yapı alanlarının kaldırılması küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri zorunluluk olmadıkça yapılmaz…” denilmektedir.

01.07.1993 tarih ve 21624 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.01.1994 tarihinde yürürlüğe giren Otopark Yönetmeliğinin 1. maddesinde; “3194 sayılı İmar Kanunu’nun 37. ve 44. maddelerine dayanılarak hazırlanan bu Yönetmeliğin amacı, yerleşme yerlerinde araçların yol açtığı trafik sorunlarının çözümü için otopark yapılmasını gerektiren bina ve tesislerin neler olduğunun ve otopark ihtiyacının miktar, ölçü ve diğer şartlarının tespit ve giderilme esaslarını aynı Kanun’un 5. maddesinde tanımlanan ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümünü gösteren imar planlarına uygun olarak düzenlemektir,”. 3. maddesinde; “- Bu Yönetmelikte geçen; a) Bina otoparkları: Bir binayı çeşitli amaçlar için kullanan özel ve tüzel kişilere ait ulaşım ve taşıma araçları için, bu binanın içinde veya bu binanın oturduğu parselde açık veya kapalı olarak düzenlenen ihtiyaca göre açık, kapalı ya da katlı olarak belediyeler veya diğer kamu kuruluşları ve özel kişiler tarafından yapılan ve işletilen otoparklardır…”, “Genel Esaslar” başlıklı 4. maddesinde “- Otoparkla ilgili genel esaslar aşağıda açıklanmıştır… e) İmar planları hazırlanırken parselinde otopark tesisi mümkün olmayan yerlerde otopark ihtiyacının karşılanması amacıyla bölge ve genel otopark yerleri belirlenir…”. 6. maddesinde; “- Onaylı imar planında tespit edilen bölge ve genel otoparklarının uygulama döneminde belediyelerce gerçekleştirilecek 5 yıllık imar programlarına alınması gerekir.”. 9. maddesinde; “Belediyeler bina otoparkı yerine otopark sorununun nasıl çözümleneceğini, binanın hangi bölge veya genel otoparkından yararlanacağını da bildirmekle ve bu otoparkları tesis etmekle yükümlüdür. Bu durumda bölge veya genel otoparktan yararlananlardan ayrıca kullanım ücreti alınmaz.”, geçici 3. maddesinde; “- Belediye veya valilikler, imar planı sınırları içerisinde kalan alanlardaki yerleşmenin projeksiyon nüfusunun otopark ihtiyacı ile otopark ihtiyacı kendi içinde karşılanamayan parsellerin otopark ihtiyacını tespit ederek, bu ihtiyacın karşılanması amacıyla bölge otopark alanı oluşturmaya yönelik imar planı revizyonlarını veya değişikliklerini en geç iki yıl içinde yaparlar. Planların yürürlüğe girmesinden en geç üç ay içinde bu planı tatbik etmek üzere beş yıllık imar programını hazırlayarak bu süre içerisinde uygularlar.” hükmü yer almaktadır.

Anılan mevzuat hükümleriyle: imar planındaki herhangi bir sahanın plan esaslarına, bölge şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlarla kullanılamayacağı, imar planlarında ulaşım sistemlerinin ve problemlerinin çözümünün ve yolların gösterileceği, otoparkların teknik altyapı niteliğinde bulunduğu, teknik altyapı alanlarına ilişkin plan değişikliklerinin zorunluluk olmadıkça yapılamayacağı, imar planlarının tanziminde belge ihtiyaçlarına göre otopark yerlerinin ayrılacağı, otopark ihtiyacının ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümünü gösteren imar planlarına uygun olarak karşılanacağı, imar planları hazırlanırken otopark ihtiyacının karşılanması amacıyla bölge ve genel otopark yerlerinin belirleneceği belirtilmekte, otopark ihtiyacı karşılanırken imar planlarına uygun hareket edilmesinin gerekliliği, mevcut imar planları üzerinde otopark alanı oluşturmanın ancak imar planı tadilatı ile mümkün olduğu açıkça ortaya konulmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, Ankara’da tüm ilçelerdeki caddeler üzerinde yer alan otopark alanlarının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, otopark uygulaması yapılabilecek cadde, sokak ve bulvarlarda yol genişliği ile ilgili detaylı bir araştırma yapılarak, geniş kapsamlı bir rapor hazırlanmadığı, ücretli otopark uygulaması yapılan yerlerdeki belde sakinlerinin araçlarını evlerinin önüne park ettikleri zaman araçları için otopark ücreti ödemek zorunda olup olmadıklarına ilişkin olarak daha önceden yapılmış detaylı bir proje çalışması da yapılmadan gerçekleştirilen bir düzenlemeyle otopark alanı oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dosyadaki bilgi ve belgelerle yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; usulüne uygun bir şekilde gerekli ve yeterli bir araştırma, plan ve proje çalışması yapılmadan, belde sakinlerinin evlerinin önündeki otopark alanlarını kullanmaları hususuyla ilgili olarak uygulamanın nasıl yapıldığı hususları belirtilmeden, davacının Ankara’da tüm ilçelerdeki caddeler üzerinde yer alan otopark alanlarının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 77,30 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra isteği halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 03/07/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın