Konut Dokunulmazlığını Bozma Suçu, Bireysel Özgürlüğe Karşı İşlenen Suçtur

T.C.
YARGITAY
Dördüncü Ceza Dairesi

Esas No : 2012/17684
Karar No : 2014/4819
Tarih : 17.02.2014

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR :

1- ) Yaralama ve mala zarar verme suçlarına dair kararda öngörülen cezaların nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükümlerin temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 Sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 Sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık M.B.’in tebliğnameye uygun olarak, temyiz isteğinin reddine,

2- ) Konut dokunulmazlığını ihlal suçuna dair hükme yönelik temyize gelince;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Konut/mesken, devamlı ya da geçici olarak kişilerin yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir. Bir yerin konut ya da eklenti olup olmadığı ise, ondan yararlanmaya hakkı olanların açık ya da örtülü biçimde sergilenen iradeleriyle belirlenir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığını bozma suçu, bireysel özgürlüğe karşı işlenen suçlardandır. Bu suçla korunan değer, konuttan yararlanma hakkı bulunanların kişi özgürlüğüdür. Bu varlık, değer ya da yararlar, her zaman ve her yerde değil ancak konut ya da eklenti sayılabilen yer koşulu ile sınırlıdır.

Madde, irade ve rıza özgürlüğünü ihlal ederek konut ya da eklenti sayılabilen yerlere girmeyi yasaklamıştır.

Konutun aile bireylerinden ya da birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması durumunda, birlikte oturanlardan birinin konuta girme konusunda geçerli rızasından söz edebilmek için bu kişinin rızasına dayanarak giren failin konutta oturan diğerlerinin haklarını ihlal etmemesi gerekir. Başka bir anlatımla, konutu birlikte kullananların failin konuta girmesine dair rızasının geçerli olması için, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik, hukuka uygun olması yanında eylemin konutu kullanan diğer kişilerin haklarını ihlal edici nitelikte olmaması gerekir.

Yargılamaya konu somut olayda; sanığın, kira borcunu ödeyemediği için olay tarihinden önce eşi ile birlikte eşinin anne ve babasına ait evde ikamet etmeye başlaması, duruşmada şikayetçi E.B.’in evin iki katlı olduğunu, sanığın alt katta oturduğunu, anahtarının da sanıkta bulunduğunu, kendisinin ise üst katta oturduğunu ifade etmesi, konutların ayrı bağımsız bölümlere ayrılıp ayrılmadığının dosya kapsamından anlaşılamaması, olay günü sanığın alkollü bir şekilde gelip dışarıda bağırarak evin camını taşla kırması üzerine şikayetçilerin korkmaları sebebiyle eve alınmayınca kapıyı kırıp içeri girerek önce eşini sonra da eşinin anne ve babasını yaralaması eyleminde; konutların niteliği ile sanığın fiilen girdiği konutun kendisine tahsis edilen yer olup olmadığı araştırılarak eylemin ne şekilde hukuka aykırı olduğu açıklanmadan, eksik inceleme ile mahkumiyet kararı verilmesi,

SONUÇ :

Kanuna aykırı ve sanık M.B.’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın