Hazine’nin Faiz Yükü Artıyor

Hazine, gelecek yıl ne kadar borç ödeyeceğini ne kadar borçlanacağını gösteren Finansman Programını yayınladı.

Kasım ve Aralık aylarında beklenmeyen bir şey olmazsa, veriler bize 2018 yılının programlanandan çok kötü geçmeyeceğini gösteriyor. Tahmin edilenden sadece 4 milyar lira kadar sapma olacak.

Ancak, bu değerlendirme nominal büyüklük olarak doğru olmakla beraber, borçlanmanın yapısında önemli sayılabilecek bazı değişiklikler var.

İçinde bulunduğumuz dönemde nakit iç borçlanmanın ortalama vadesi 71,2 aydan 63 aya düşmüş.Dahası, geçen yıl yüzde 11,4 olan sabit getirili iç borçlanmanın ortalama maliyeti de yüzde 17,3’e çıkmış. Yarıyı geçen bir artış var.

Bu değişimler kamu borç yükünün geleceği açısından çok önemli. Rakamlar bize gelecekte Hazine’nin faiz yükünün artacağını gösteriyor.

O zaman geleceğe bakalım.

2019 yılında devlet yaklaşık 200 milyar lira borçlanacak. Bunun 155 milyar lirası iç, kalanı dış borçlanma.

Önce küçük bir hatırlatma yapmama izin verin. Biliyorsunuz, merkezi bütçe faiz dışı fazla veriyor. Bu ne demek?Eğer faiz ödemeleri olmasa, gelirler harcamalardan fazla. Yeni Ekonomik Programa göre 2019 yılında bütçenin faiz dışı fazlası 36,7 milyar lira olacak.

O zaman, bütçenin açık vermesinin, dolayısıyla kamunun borçlanmanın nedeninin faiz ödemeleri olduğunu söylersek yanlış olmaz.

Aşağıdaki tablosunu göstermek için, Hazine verilerinden yararlanılarak hazırlandı.

Bu yıl 71 milyar faiz ödemesi yapacak olan Hazine, 13,4 milyar lira borçlanma dışı kaynak(nakit bazlı faiz dışı fazla, özelleştirme gelirleri, 2/B satış gelirleri, TMSF’den aktarılacak kaynaklar ile devirli ve garantili borç geri dönüşleri ve kasa/banka kullanımı) bulmuş. Bu bağlamda 57,4 milyar lira borçlanma gereği oluşmuş.

Gelecek yıl faiz ödemeleri 107 milyar liraya yaklaşacak. Hazine 26 milyar lira kadar borçlan dışı kaynak bulacak ve 81 milyar lira yeni (net) borç alacak.Bunu 71 milyar lirası içeriden, 19 milyar lirası da dışarıdan alınacak.

Bu arada, önümüzdeki yıl iç borçlanmada, yıllar sonra ilginç bir durum göze çarpıyor. Anapara ile faiz ödemeleri neredeyse birbirine eşit. Biri 83, öteki 82 milyar lira. Buna yukarıda değindiğim, faiz baskısının işaret fişeği diyebiliriz.

Dış borçlanma için 8 milyar dolarlık tahvil ihracı öngörülmüş. Bu yıl, şimdiye kadar 6 milyar dolarlık tahvil satıldığı malumunuz. Ancak, yılbaşındaki borçlanmayla karşılaştırılınca, son borçlanmanın vadesi yarı yarıya kısalırken, ödenen faiz yarısı kadar arttı.

Hedeflenen dış borç rakamı çok iddialı değil. Bununla beraber, dünyada döviz bolluğunun sonuna gelindiği artık bilinen bir geçek. Daha önce de yazdım, Uluslararası Finans Enstitüsü’ünün (IIF) tahminlerine göre gelecek yıl Türkiye’ye 5 milyar dolar net kaynak girişi olacakmış. Bu iki veri arasında doğrudan bir ilişki kurulamaz ama dış borçlanmada da bir vade ve faiz baskısı olacağı kesin.

O zaman kamunun faiz baskısı gerçeği hem iç hem de dış borç tarafından geliyor.

Son olarak tabloda dikkatinizi 2009 yılı verilerine çekmek isterim. Gördüğünüz gibi, Küresel Kriz yılında bile Hazine gelecek yıl yapacağı borçlanmanın neredeyse yarısı kadarını yapmış. Çünkü faizler bugünkü kadar yüksek değilmiş.

Öte yandan kriz dönemlerinde kamunun borçlanması bir yer kadar anlaşılabilir bir durumdur. Alınan borçlar borç kapatmak, cari harcamalar ve/veya verimsiz yatırımlar için kullanılıyorsa, kamu borç sorununun kriz sonrasında devam edeceğini söyleyebiliriz.

Böylesi bir durumda şu sorunun aklıma gelmesi normal değil mi? Çocuklar, torunlar bu faizleri ödeyebilecekler mi? Ödeyemezlerse ne olacak?

Hatırlatayım dedim.

Kaynak: hakanozyildiz.com-Hakan Özyıldız

Bu Yazıyı Paylaşın