Fındıkta Kölelik Düzenine Devam

Geçen yıl bu sütunlarda 21 Ağustos 2017’de, “Üreticiler köle haline getirildi” başlıklı yazımda Türkiye’de fındıktaki kölelik düzenini anlatmıştım. Bu yazıdan tam 1 yıl sonra ülkemizde fındık hasadının başlamasına sayılı günler kala, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın, “Fındıkta hasada doğru” başlıklı açıklamasını okuyunca tekrar bu konunun gündeme getirilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum. Sayın başkanın açıklamaları seçimlere, vaatlere rağmen fındıkta bizim 1 yıl önce ortaya koyduğumuz tablonun değişmediğini hatta daha da kötüleştiğini ortaya koymaktadır.

ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ NELERDEN ŞİKAYETÇİ?

Fındıktaki satıcısı çok, alıcısı çok az olan oligopol piyasa yapısı yüzünden fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor. Arz-talep kuralı fındık piyasasında işlemiyor. Ürün az olduğunda bile fiyatların yükselmediğini geçtiğimiz yıllarda gördük. 400 bin üreticimizin fındık fiyatında söz hakkı yok. Çünkü alivre satış var, lisanslı depolar yaygın olmadığı için emanet usulü var, ürün ihtisas borsaları yok. Alivre satış yoluyla daha fındığın rekoltesi ve maliyeti belli olmadan ihraç fiyatlarının belirlenmesi sürekli sorun oluşturuyor.

– Piyasada haksız rekabet ve tekelci bir ortam mevcut. Lisanslı depolar yaygın değil. Üreticimiz fındığını depolayamıyor emanete veriyor. Emanete verilen fındık, emanette kalmıyor iç ve dış piyasaya sunuluyor. Ürün ihtisas borsaları olmadığı için ürün senedine karşılık kredi kullanamıyor. Borçları nedeniyle üreticimiz, fındığını arz talebe göre değil, hasattan hemen sonra satmak zorunda kalıyor.

Birlik, devletin piyasada yer almasını istiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği; üreticinin kaderinin alıcıya ve ithalatçıya bağlı kaldığı tespitini yaparak, çözüme yönelik olarak aşağıdaki önerileri sunuyor:

“Fındıkta fiyat sorununun çözülmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) piyasada olması şart. Fındıkta fiyat, dolayısıyla üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolar yaygınlaştırılmalıdır. Fındıkta ürün ihtisas borsaları ile çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır.”

Birlik, fındıkta alivre satışlara ve emanet usulüne son verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Buna göre Toprak Mahsulleri Ofisi’nin, yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını gözönünde bulundurarak fiyat açıklamasını bekliyor.

CARİ AÇIĞIN İLACI FINDIK

Bir ülke düşünün; dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini tek başına sağlayacak, bu ürün 39 ili ve 8 milyon nüfusu ilgilendirecek. 2015-2016 sezonunda 2.3 milyar dolar, 2016-2017 sezonunda 1.9 milyar, 2017-2018 sezonunun 1 Eylül 2017-15 Temmuz 2018 arası döneminde 1.65 milyar dolarlık fındık ihraç edecek, buna rağmen fındık fiyatını belirlemek konusunda hiçbir etkisi olmayacak.

Ülkemizin geçen yıl 57 milyar dolar cari açık verdiği bir dönemde, ithal girdisi olmayan fındık gibi stratejik bir ürünü kaderine bırakıp, İtalyan Ferrero firmasının insafına terk ederek, bu piyasada aynı firmanın fındığın hem ihracatçısı hem de ithalatçısı olmasına hükümet izin vermiştir. Hükümet, fındıktaki bunca yanlışa rağmen fındık üreten illerde rekor oy almalarına da güvenerek, fındıkta kurumsallaşan kölelik düzenini değiştirmek için hiçbir çaba göstermemektedir. Daha 1 ay önceki seçimde fındık üreten illerdeki seçim mitinglerinde, fındık ile ilgili tek bir kelime etmeyip yine yüzde 60’lar seviyesinde oy almaların ya fındık üreticilerinin öğrenilmiş çaresizliğine ya da acı çekmekten hoşlanmalarına mı bağlamamız gerekiyor?

Hükümet fındıktaki monopol piyasaya müdahale ederek, hem çiftçinin mağduriyetini hem de ihracat gelirimizin artmasını sağlamak zorundadır. Fındığa milli ürün deyip sonra bu piyasanın tekelci bir yapıya bürünmesine sessiz kalmak, çiftçinin ömür boyu köleliğinin sürmesini onaylamak anlamı taşır. Devletin 2009 fındık stratejisinin çöktüğü bir ortamda, fındık piyasasında piyasa yapıcı olarak Toprak Mahsulleri Ofisi ya da Fiskobirlik gibi kuruluşların mutlaka yer alması gerekmektedir.

Kaynak: Sözcü Gazetesi-Nedim Türkmen

Bu Yazıyı Paylaşın