Evli Kadın Kocasının Soyadını Taşımak Zorunda Değildir

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi

Esas No : 2015/20964
Karar No : 2016/3188
Tarih : 23.02.2016

İÇTİHAT METNİ

DAVA ve KARAR :

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, evli kadının münhasıran evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesine ilişkindir (TMK m. 187). Mahkemece; davanın Türk Medeni Kanununun 187. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu “emsal davalarda” gerekçesi aşağıya alınan 2014/2- 889 esas, 2015/2011 karar ve 30.09.2015 günlü kararı ile “yeni bir uygulamaya” geçmiştir. Hukuk Genel Kurulunun benzer davalarda da sürdürülen yeni uygulaması Dairemiz tarafından da benimsenmiş olup, Dairemiz emsal bütün davalarda Hukuk Genel Kurulunun aşağıdaki görüşlerine aynen katılmaktadır.

Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında “uluslararası insan hakları hukukunun temel belgelerinden olan ve Türkiye’nin usulüne uygun olarak onaylayıp taraf olduğu sözleşme iç hukukta doğrudan uygulanma kabiliyetini haizdir. Sözleşmenin 8. maddesi özel hayata ve aile hayatına saygıyı ifade ederken, 14. maddesi cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, sözleşmenin 8. maddesinde yer alan “özel hayatın ve aile hayatının korunması” ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Anayasanın 90. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, sözleşmeler hukuk sistemimizin bir parçası olup, kanunlar gibi uygulanma özelliğine sahiptir. Yine aynı fıkraya göre, uygulamada bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde, sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur. Bu kural bir zımni ilga kuralı olup, temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşme hükümleriyle çatışan kanun hükümlerinin uygulanma kabiliyetini ortadan kaldırmaktadır. Yargılama kapsamında verilen kararın 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesine dayanarak verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, yukarıda yer verilen tespitler ışığında ilgili Kanun hükmünün sözü edilen Sözleşme hükümleri ile çatıştığı görülmektedir. Bu durumda, uyuşmazlığı karara bağlayan ilk derece mahkemelerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası insan hakları antlaşmaları ile çatışan 4721 sayılı Kanunun 187. maddesini kararlarına esas almayarak, başvuru konusu uyuşmazlık açısından Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken uluslararası sözleşme hükümlerini dikkate alması gerektiği sonucuna varılmaktadır. …Sebep önemli olmaksızın davacı evlilik birliği içinde sadece kızlık soyismini kullanmak istemektedir. Kızlık soyismini kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu hak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8 ve Anayasanın 17. maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 4. maddesine aykırılık teşkil edecektir. …”

Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde Türk Medeni Kanununun 187. maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşme hükümleri ile çatıştığı görülmektedir. Bu durumda, Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken uluslararası sözleşme hükümlerini dikkate alması gerektiği anlaşılmakla, açıklanan hususlar gözetilerek davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ :

Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.02.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın