Denizlerimizde Plastik Kirliliği Artıyor, Isınan Karadeniz Akdeniz’e Dönüşüyor

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından hazırlanan ‘Türkiye Denizler 2017 Raporu Türkiye’de denizlerin son durumunu açıklayan raporunu yayınladı. Rapora göre nüfus artışının yanı sıra bilinçsiz avcılık ve çevresel olumsuz etkenlerin doğal balık kaynaklarının hızla azalmasına, hatta bazı balık türlerinin neslinin tükenmesi riskine yol açıyor.

Bununla beraber, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak çok sayıda Akdeniz kökenli türün suyu ısınan Karadeniz’e girdiği belirtildi. İklim değişikliği Akdeniz’de ise tropikalleşmeye ve asitliğinin artmasına neden oluyor. TÜDAV, bu durumun bölgeye etkisinin ne olacağı konusunda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtmiş.

TÜDAV raporunda, Karadeniz’deki hidrojen sülfür tabakası göze alındığında bu denizin kirletilmemesi ve özellikle korunması gerektiğinin öneminin altını çiziyor. Zira, Karadeniz dünyanın en büyük oksijensiz su kütlesine sahip olmasına rağmen, ülkemiz balıkçılığının yaklaşık yüzde 60’ının buradan sağlanıyor.

Balık stokları tehlikede

Karadeniz’in 180-200 metre derinlikten sonra tamamen hidrojen sülfür gazıyla kaplı ve yaşamın çok sınırlı olduğu kaydeden raporda, başta çöp bertarafı olmak üzere kara kökenli kirlenme sorunlarının Karadeniz için büyük bir tehlike yarattığı belirtilmiş.

Rapor, son zamanlarda balıkçılıktaki çöküşün de acil ve uzun vadeli tedbir almayı gerektirdiğini belirtiyor. Son beş yıldaki avcılık verileri incelendiğinde Türkiye’de en çok tüketilen balık olan hamsi av miktarında azalma görülüyor.

Buna ek olarak Karadeniz’de 2013-2015 yılları arasında 9 önemli ticari tür incelenmiş ve çaça stoklarının sürdürülebilir şekilde avlandığı, kalkan stoklarının aşırı avlanma sonucu zarar gördüğü, hamsi, mezgit ve istavrit stoklarının aşırı avlandığı, koruma altına alınan ‘mahmuzlu camgöz’ stoklarının ise tükenme aşamasında olduğu belirlenmiş.

Arıtılmamış sular hâlâ denizlere dökülmekte

TÜDAV raporunda kıyı alanlarında arıtılmamış atık suların kıyı alanlarında hala deniz ortamına verildiğini öne sürüyor. Bu kirlenme nedeni ile  Marmara’da ölü noktaların sayısı da giderek artmakta. Sahillerde TÜDAV  tüm kıyı belediyelerin bu yöndeki yatırımlarını artırması gerektiğini savunuyor.

Denizlerdeki petrol kirliliği alt sınırı 13 µg/L olmasına rağmen, Karadeniz’de Sivastopal bölgesinde bu rakam 540 µg/L , Çanakkale’de 592 µg/L , Marmara’da 148 µg/L ve İstanbul Boğazı’nda ise 1100 µg/L olarak ölçülmüş. TÜDAV bu rakamların çok ciddi bir probleme işaret ettiğini belirtiyor, deniz canlılarının bünyelerinde bile petrol türevi ürünlere rastlanıldığını açıklıyor.

Denizlerdeki plastik atıkların sayısı giderek artmakta

TÜDAV raporu denizlerdeki plastik atıkların her yıl %20 oranında arttığını gözlemlemiş. Yapılan araştırmalar her gün 2 kamyon plastik çöpün ırmaklardan, karalardan ve gemilerden denize karıştığını gösteriyor. Bu plastikler ise 200 metreden, 2000 metre derinlikteki Finike Denizaltı Dağları’na kadar her yerde bulunmakta.

Akdeniz ve Karadeniz’de 670 kadar deniz koruma alanı olmasına rağmen, bunlardan sadece 100 kadarının gerçek anlamda ekolojik koruma sağladığı belirtilen raporda, 2020 yılına kadar Türkiye’deki kıyı ve denizlerin %10’unun koruma alanı ilan edilmesi öneriliyor.

Kaynak: yesilist.com-Görkem Gömeç

Bu Yazıyı Paylaşın