Bu Enflasyonla Büyüyemezsin Şekerim

Dün sıradan bir gündü. Güneş doğmadan kalkıp kamuflajlı giysi ve kar maskemi bürünüp şehrin yolunu tuttum. HAYIR afişlerini söküp, pankartları yaktım. CHP ve HDP binalarına birkaç taş attım. Duvarlara “17 Nisan’da hesaplaşacağız” yazdım. Saat 08:00 olduğunda elimde çakma anket formlarıyla apartmanlara girmeye başlamıştım bile. HAYIR diyeceğini beyan eden birkaç bahtsıza “tapularınızı da alacağız, göreceksiniz” diye tehditler savurup, cep telefonlarını kaydettim. Kahvaltımı mahalle kahvehanesinde yaptım. Bir yandan da Çeçen arkadaşların hediyesi Gatlin makinalıyı temizleyip, “HAYIR verecek bir Babayiğit var mı acaba? Tanışmayı çok istiyorum da?” diye mırıldanıyordum güler yüzle. Her şey dostça, her şey kardeşçe. Hepimiz bu toprakların insanıyız, di mi? Kardeşiz.

Sonra eve dönüp TV’nin başına çöreklendim ve fiili başkanlık sisteminin nasıl Türkiye’yi hafızalarımızdan silmeye çalıştığımız o karanlık yüksek enflasyon cehennemine geri götürdüğünü keyifle seyrettim. %11.29! Kabus, kabus.

Arşivleri isteyen açar bakar, ben bu memlekette anal-retentif boyutta enflasyon canavarına karşı uyarı yayınlayan TEK yazarım. Yıllardır bu kafayla gidersek cebimizdeki her kuruşun kemirileceğini, sosyal ahlakın sıfırlanacağını ve ekonominin göçeceğini bağıra-sümküre anlatmışım. Geçmişi tekrarlamaya gerek yok, burdan nereye gideriz, ona bakalım.

En önemli nokta, şu meşhur Gıda Komitesinin faaliyetleri sayesinde gıda fiyatlarının zapt-u rapt altına alındığı yalanı nasıl elimizde patladı, ha? Ulan 500 yıllık harabe tarım sistemini bir komite ile düzeltebilseydik, Türkiye’de ergenlik sivilcesinden başka problem kalmazdı be.

Bazı enflasyon kalemleri de “kur geçişkenliğinden” dolayı yükseliyor, yani devaluasyondan dolayı. Eyvallah da, kuru bu kadar başı boş bırakmasaydınız. Ama, yukardaki tabloya bakın, ulan sağlık da mı gıda veya kurdan etkilendi? Ya giyim? Ya eğitim?

Hadi artık, bırakın yalanı. Enflasyon Türkiye’nin güzide bir kurumu oldu. Evimizin bir parçası haline geldi. Bir ülkenin başına gelecek en büyük felaketi yaşıyoruz. “Anormalliklerin sıradanlaşması”. %5 enflasyona tahammül eden %7’ye de ses çıkartmaz anlayışı, %8 enflasyon, o da çifte haneyi getirdi Dostlar.

Şimdi aşağıdaki grafiği dikkatle inceleyin:

Hiç bir anlamı yok, ama yaptırtmış bulundum, ziyan olmasın. Bu arada, yıllardır, bu makalelerde aslında tüm araştırmaları yapan ve sessizce çilemi çeken D. K. ve S.’a burdan teşekkürlerimi sunarım. Açık isimlerini verecek kadar düşman olmadım onlara daha.

Şimdi bilançoya bir bakalım, öyle gerisini okuyalım bu makalenin:

2016 yılında büyüme: %2.9, bu çeyrekte hadi %3, olsun %3.5.

2016 yılında cari açık: GSYIH’nin %4’ü, bu sene %4.6 olacak.

2017 yılında enflasyon EN AZ %10, eğer tedbir alınmazsa %15’e kadar gider.

Yahu, bu ekonomi araba olsa, bir litre benzinle 1 kilometre gidip, çevreyi kirleten bir külüstür diye trafiğe çıkartılmazdı kardeşim.

Evet, iddia ediyorum önlem alınmazsa yıl sonunda %15i görürüz. Çünkü enflasyon kırılma noktasına geldi, artık bir çok faktörden besleniyor. Küresel enflasyon yükseliyor, Türkiye onu ithal ediyor. Fiyat katılığı var, kamuda ücretlerin geriye doğru endekslenmesi var, akıl almaz gevşek bir bütçe ve kredi kanalına nüfuz edip iç talebi etkilemeyen marazi bir para politikası var. Yılın ilk çeyreğinde Gelişmekte Olan Ülkeler F/X dolara karşı ortalama %3.5 prim yapmışken, TL %4 civarında değer yitirmiş, hem de hayvani bir faiz ödemişiz daha fazla yerlerde sürünmesin diye. “Düşman Tuna’yı atladı, karakolları yokladı” vaziyeti yani.

Bu enflasyon istatistiği referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın, makro-ekonomik duruşu kökünden değiştirmek zorunda çok değerli ve gördükleri yerde canımı alacak okurlarım. Artık hızlı büyüme hayali bitti! Manzara ayan-beyan ortada. Bu ekonomi büyümeyi kaldıramıyor, motor hemen ısınıyor ve hem enflasyon, hem de cari açık üretiyor. Verimlilik sıfır, özel sektör KOA olmuş, devlet işleri düzelteceğim diye her topa girdiğinde kendi kalesine gol atıyor.

Artık yumurta kapıya geldi, çılbır zamanı. Şeffaf ve gerçekçi bir makro-ekonomi politikası izlenecek. Nasıl yani ve izlemezsek ne olur? Nasılı basit. Sevgili Abim Naci Ağbal’ın bütçe açıklarını GSYİH’ın %2.6’na genişleterek büyümeyi pompalama rüyası bitti. Bütçede açık sıfırlanacak ki iç talep daha fazla genişlemesin. Kamu bankalarına kredilerde frene basın denecek.

TCMB bu nevi şahsına mahsus para politikasından vazgeçip klasik 4-4-3’e dönecek. Yani, haftalık repo faizini “politika faizi” (nikahlı karısı) ilan edecek ve onu da %15 gibi enflasyonun başını ezecek ve TL’yi devaluasyon şoklarına karşı müdafa edecek bir düzeye yükseltecek.

Bu satırları okurken ekran başında attığınız kahkahaları görüyorum. Açıkçası ben de yazarken kendimi tutamayıp gevrek gevrek güldüm. Hain öyle bir hükümet var ki bunları sorsan “Önce cesedimi çiğne” gibi Amerikan gangster filmleri türü bir cevap verir.

Benim için hava hoş, benim tuzum kuru. Ama eğer bu adımlar atılmazsa seçmen hiç memnun olmayacak. İşin daha kötüsü, bu tedbirleri alırsanız da seçmen size öfkelenecek, ama belki 2019 seçimlerine kadar unutur. Almazsanız, 2019 seçimlerinde sandıkta boğulursunuz.

Enflasyon öyle bir eşiğe geldi ki, yakında tasarruf sahibi TL mevduattan kaçıp dövize dönmeye başlayacak, ya da yastık altı yapacak. Ya da tasarruflar hızla azalıp yeni bir arsa-konut furyası başlayacak. İstifçilik hortlayacak. Enflasyonun kura geçiş katsayısı %20’den %40-50’lere yükselecek.   Mal ve hizmetlere her çeyrek otomatik zam uygulaması yeniden başlayacak. TL düzenli olarak değer kaybedecek. Vatandaşın reel harcanabilir geliri sürekli düşeceği için çarşı-pazarda durgunluk baş gösterecek.

Gelelim mali piyasalara. Bakın Gizem Öztok Altınsaç faizler konusunda ne yazıyor: “Buradan hareketle %11’leri aşmış bir enflasyonun, halen faiz tarafında tamamen fiyatlandığını söylemek çok zor. Çünkü piyasa henüz enflasyonun, uzun bir sure bu denli yüksek seviyelerini koruyacağına dair beklentilerini oluşturmadı. Bu gerçekleştiğinde bir miktar daha yüksek bir faize hazır olmalıyız.

*****

Bu temellerle, orta vadede faizde olması gereken seviye bir miktar daha yüksek, daha çok %12-13 bandı gibi gözükmekte”.

Ehh, bono-tahvilde faiz %12-13 olursa kredilerde %20’ye doğru gider. Ya da yabancı para kapıya ilerler. Borsa kar edemeyen şirketlerin senetleriyle dolar taşar.

Bu obeziteyi kesecek perhiz, liposakşın icat edilmedi koçlar, sırada mide bağlama ameliyatı var. Haydin neşter altına.

Kaynak: Paraanaliz.com

Bu Yazıyı Paylaşın