Akciğer Kanseri Riskini Arttıran Gen Bozukluğunu Tespit Eden Türk

New York Mount Sinai Üniversitesi’nde görev yapan Türk uzman Zeynep Gümüş, akciğer kanseri riskini artıran bir tür gen bozukluğu tespit etti.

Gümüş ve birlikte çalıştığı ekibin konuya ilişkin makalesi, Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği’nin yayın organı olan Klinik Kanser Araştırması Dergisi’nde kasım ayında yayınlandı.

Araştırmada ortaya çıkan gen bozukluğu bulunan kişilerin, akciğer kanserine yakalanma riski yüksek olduğu için bu kişilerin gerekli önlemleri alması temin edilebilecek.

Gümüş, araştırmalarının sonucu ile kanser hastalığının teşhis ve tedavisinde gelinen son noktayı VOA Türkçe’ye değerlendirdi:

“Biz burada kansere neden olacak genetik bozuklukları araştırıyoruz. Bunun için kanser hastalarından kan örneği ya da tükürük örneği alıyoruz. Bunları aldıktan sonra bunların DNA dizilimine bakıyoruz. DNA diziliminde hangi harflerde, işte 3 milyar harf varsa DNA’da, hangi harflerde bozukluk var ve bu bozukluklardan hangisi kansere sebep olabilir onu bulmaya çalışıyoruz. Bunun için hem hastalardan örnek alıyoruz hem de sağlıklı insanlardan ki sağlıklı insanlarda olmayan mutasyonları bulalım. Çünkü her insanda belli genetik değişiklikler olur. Ve bu her insana özeldir. Ve bunların çoğunun da çok fazla bir önemi yok. İşte ona göre saç renginiz boyunuzun uzunluğu falan değişiklik oluyor ama bazı genlerde, bunlar kanseri önleyen genler de olabilir, sebep olan genler de olabilir. Bunlardaki bozukluklar ileride kansere yol açabiliyor. Bunları araştırıyoruz, bunları bulmaya çalışıyoruz. Özellikle akciğer kanserinde.”

”Hiç sigara içmeseler de akciğer kanserine yakalanabilirler”

Zeynep Gümüş, yaptıkları araştırmalar sonucu akciğer kanserini artıran bir gen bozukluğu tespit ettiklerini, buluşlarının Klinik Kanser Araştırması dergisinde yayınlandığını söyledi.

Amerikan Kanser Derneği’nin yayın organında yer alan makaleye ilişkin bilgi veren Gümüş, ”Burada bizim bulduğumuz, DNA’nın tamiriyle uğraşan genlerde eğer bir bozukluk varsa bu akciğer kanseri riskini çok daha fazla artırıyor.” dedi.

Bu genlerde kalıtımsal bozukluğu olmayanların da dışsal faktörlerle kansere yakalanma riski olduğunu hatırlatan Gümüş, bulgularını şöyle anlattı:

“Bazı insanlarda doğuştan bu bozukluk var ve bu insanlar hiç sigara da içmeseler bu insanlarda ileride akciğer kanseri olabilir. Bizim bulduğumuz bu genler DNA’yı tedavi ediyor, tamir ediyor. Ama bu tamir mekanizmasında bir bozukluk olursa orada zaman içerisinde mesela günlük sokağa çıkıyorsunuz, işte mazot kokluyorsunuz ya da tamamen şansa dayalı DNA’da bozukluklar olabiliyor. Bunu tamir edemiyor hücre. Hücre tamir edemediği zaman da kansere doğru gidebiliyor. Eğer bu insanları, genleri biz bulabilirsek o zaman bu insanlar sürekli tetkike giderler. Eğer tetkike giderlerse ve kanser başlarsa onlarda önlemi hemen alınabilir. Çünkü akciğer kanserinde en önemli şey erken evrede yakalanması. Eğer birinci evrede yakalanırsa akciğer kanseri, kurtulma olasılığı çok yüksek. Ama üçüncü ya da dördüncü evrede yakalanırsa o zaman kurtuluş olasılığı çok daha fazla düşüyor ve riskler çok daha fazla artıyor tedaviyle ilgili olan riskler. Bizim amacımız kalıtımsal olarak DNA’sında bozukluk olan insanlarda hangi bozukluklar bunlarda var. Ve bunlara karşı ne yapabiliriz. Şu anda bizim bulduğumuz genlere karşı yapılabilecek tek şey sürekli tetkik edilmesi. Ama aynı zamanda o kişi kalıtımsal bozukluğu var ve sigara içiyorsa kesinlikle sigarayı bırakması gerekiyor mesela.”

Bu genlerdeki bozukluğun tedavi imkanının şu anda bulunmadığını kaydeden Gümüş, ”Şu anda tedavi yok ama bunun araştırmaları yapılıyor. “Crispr cas” diye bir metot var bu çeşitli kalıtımsal hastalıklar için araştırılıyor ama henüz insan deneylerine gelmedi. İleride olabilir. İleride düşünün ki bir bebek daha belki de doğmadan ya da doğduktan sonra bu kalıtımsal risk faktörleri hemen tedavi edilebilecek belki ama bununla ilgili etik sorunlar da var. Çünkü bazı insanlar diyor ki, ‘o zaman gerçekten genetiğiyle oynanmış insanlar olacağız.” dedi.

”Kanser araştırmaları konusunda çok heyecanlı bir noktadayız”

Zeynep Gümüş, kanserin tedavisi konusunda gelinen son aşamaya ilişkin de şunları söyledi:

“Şu anda kanser araştırmaları için çok çok heyecanlı bir noktadayız çünkü kanserde yeni bir devrim gelişiyor. Bunlardan bir tanesi bilgisayarla yapılan araştırmalar. Şimdi eskiden bir kişinin DNA’sına bakıyorduk, milyon dolar tutuyordu. Şimdi hatta Amerika’da bayrama özel indirimler var bütün DNA’nıza 200 dolar gibi bir parayla bakılabiliyor. E bütün DNA’lara baktıktan sonra hem hastalara bakabiliriz hem bunları bir araya getiririz. Bir sürü hastanın değişik özellikleri. Bunlardan çok fazla bilgi öğrenebiliriz hem de hastalar kendileri, kendi kalıtımsal risk faktörlerini öğrenebilirler. Ama aynı zamanda diyelim kanser olan hastaların tümörlerinin içinde nasıl mutasyonlar var onları bulabiliriz ve bu mutasyona dayalı kişiye özel tedaviler yapabiliriz. 10 yıl önce bu mümkün değildi. Artık kişiye özel tedavi yapma fırsatımız var, belli mutasyonlarına göre. O zaman ne oluyor hasta daha uzun yaşıyor ya da tamamen tedavi oluyor.”

İkinci bir heyecanlı gelişmenin de hastanın bağışıklık sistemi ile tümöre saldırmak olduğunu anlatan Gümüş, “Çünkü tümörler yani kanser hücreleri bağışıklık sisteminden kaçıyorlar. Sonuçta kanser hücresi ama hastanın kendi hücresi. Bağışıklık sistemi bunu algılayamazsa kaçıyorlar orada büyüyorlar ama eğer bağışıklık sistemini uyandırabilirsek, ‘bak bu kötü hücre bu tümör’ şeklinde ki buna karşı işte aşılar var çeşitli tedaviler var, bağışıklık sistemi terapileri var. O zaman hasta iyileşebiliyor ve hatta böyle iyileşen akciğer kanseri hastaları var” dedi.

Kanserin ne zaman tamamen tedavi edileceği konusunun belirsiz olduğunu da vurgulayan Gümüş, kanserin bir değil yüzlerce hastalığın adı olduğunu ve her birinin kendine özel özellikleri bulunduğunu ifade etti.

”Alınan her kilo kanser riskini artırır”

Zeynep Gümüş, kanserden korunmak için beslenme alışkanlıklarının da önemli olduğunu söylüyor:

“Barbekü et yapıyoruz mesela ızgara et, kırmızı et, bunların hepsi risk faktörü. Özellikle ızgara dumanı kendisi zaten kansere yol açıyor. Izgarada yanmış et yeniyorsa, çok pişmişse o risk faktörü. Yani kırmızı etten uzak durmak ya da çok ya da çok az yemek ya da en azından ızgara et yememek. İşte kızartma yağlarının problemleri var.

Şekerle ilgili araştırmalar enteresan. Tümör hücreleri şekeri çok seviyor. Ama insanın şekeri durdurarak kan şekerini düşürmesi de biraz zor ama ne kadar az şekerli şey yerseniz ve sonuç itibariyle ne kadar inceyseniz o kadar iyi. Yani her yağ hücresi tümörü tetikleyebilir. Her aldığınız kilo kanser riskinizi artırır. Aynı zamanda spor hareket çünkü spor yapanlar daha az kanser oluyor. Vejeteryanlar et yiyenlerden daha az kanser oluyor, veganlar yani ne süt ne yumurta tüketenler en az kanser olanlar. Ama tabi bunların aynı zamanda spor yapmaları gerekiyor.”

“Gelecek veriye dayanıyor”

Zeynep Gümüş, genetik araştırmalar yapan genç akademisyen ve biliminsanlarına da şu tavsiyelerde bulundu:

”Mutlaka bilgisayar programlamayı öğrensinler çünkü gelecek veriye dayalı. Yani veri bilimi. Hatta bizim bölümün adı genetik bilimler bölümüydü şimdi veri bilimi enstitüsü olarak değiştirildi. Çünkü bu genetik bozuklukları anlamak için bilgisayar bilmek gerekiyor, bilgisayar programlama bilmek gerekiyor. Ve bu ilerinin her doktoru için bence şart artık bunları anlayabilmeleri için.”

Zeynep Gümüş kimdir?

Milli sporcu, gazeteci ve yazar Ali Gümüş’ün kızı olan Zeynep Gümüş, Boğaziçi Üniversitesi kimya mühendisliği bölümünden mezun oldu. ABD’de Princeton Üniversitesi’nden kazandığı bursla doktorasını yaptı.

Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Cornell Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmalarını gerçekleştirdi.

Gümüş, Halen Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak çalışıyor.

Kaynak: amerikaninsesi.com-Mustafa Keleş

Bu Yazıyı Paylaşın